Uçuğa Kantaron Yağı Sürülür Mü?
Kayseri’nin o soğuk kış günlerinden birinde, yüzümde beliren uçuğu fark ettiğimde içimde bir huzursuzluk vardı. O an, kafamda hemen her türlü düşünce dans etmeye başlamıştı: Bu kez nasıl geçireceğim? Ne kadar sürecek? Herkese göstermek zorunda mıyım? Her zamanki gibi, bu küçük ama can sıkıcı sorunun altında kalmamak için çözüm arayışına girmiştim. Uçuğun tam da en acılı anında, aklıma gelen tek şey ise yıllardır tavsiye edilen o eski yöntem: Kantaron yağı.
Uçuk ve O Anki Hislerim
Çocukluğumdan beri uçuğa karşı hep bir korkum vardı. İlk kez ilkokulda, arkadaşımın uçuğunu gördüğümde ne kadar tedirgin olduğumu hatırlıyorum. O zamanlar, uçuğun çok bulaşıcı olduğunu düşünüp neredeyse ona yaklaşmamıştım. Oysa yıllar sonra kendimi bir sabah aynada, dudaklarımın köşesinde kabaran o kırmızı, ağrıyan noktayı fark ederken bulmuştum. İçimdeki bu korku yeniden canlanmıştı.
Uçuğumun ağrısı dayanılmaz olmuştu, yine de buna rağmen dışarıda sevdiğim bir kafe vardı, gitmek istiyordum. Ama o an için en büyük sorum, bu uçuğa ne sürüleceğiydi. Akşamın erken saatlerinde telefonumda “uçuğa kantaron yağı sürülür mü?” diye araştırma yaparken, o eski bilgiyi hatırladım. Annemin, büyüklerimin bir zamanlar o bitkisel yağı önerdiğini…
Kantaron Yağı ve Umut
Bir yandan aklımda sorular, bir yandan yapacak işlerim vardı ama uçuğum yüzünden her şey bir kenara itilmişti. Birden annemin sesini duyuyor gibiyim; “Kantaron yağı, ne olursa olsun doğal, cilt dostudur, ama dikkat et, fazla sürme!” diye hatırlattı. Kafamda bir dönüm noktası gibi bir şey oldu, o anda! Kantaron yağının, hem ruhumu hem de cildimi iyileştireceği umudu, bana güç veriyordu.
Ben de sabırsız bir şekilde kantaron yağını aldım, aynanın karşısına geçtim ve o minik şişeyi parmaklarımla nazikçe dudaklarıma sürmeye başladım. İstediğim o huzur bir anda içime yayıldı. Havanın soğukluğuna rağmen, bu yağın bana verdiği o sakinlik, sanki beni hem fiziksel hem de duygusal olarak rahatlatıyordu. Gerçekten de, uçuğun acısı biraz olsun hafifledi gibi geldi.
Duygularım ve Yeni Bir Başlangıç
O anda fark ettim ki, yalnızca fiziksel bir sorunun peşinde değilim. Hayatımın her alanında bir tür iyileşmeye ihtiyacım vardı. İş yerindeki stres, sosyal çevremdeki belirsizlikler, zaman zaman kendimi yalnız hissetmem… Tüm bunlar, belki de ruhumda başladığım yeni bir yolculuğun, kendimi toparlamamın bir belirtisiydi. Uçuğa kantaron yağı sürmek, belki de bir şeylerin düzelmeye başlayacağına dair içimde yeşeren bir umuttu.
Zamanla, uçuğum hafiflemeye başladı. Her gün o kantaron yağı sürerken, bir yandan da içimdeki tüm olumsuz duyguların yerini biraz daha huzurun aldığını fark ettim. Sanki bu küçük, doğal yağ, bana her şeyin geçebileceğini hatırlatıyordu. Uçuğum iyileştikçe, bir adım daha huzura doğru yaklaşıyordum.
Sonuç: Ufak Ama Güçlü Bir Değişim
Kantaron yağı, fiziksel olarak beni iyileştirirken, duygusal olarak da kendimi daha güçlü hissetmeme neden oldu. O kadar basit bir çözüm gibi görünse de, bazen bir şeyin iyileşmesi sadece fiziksel değil, içsel bir süreç de gerektiriyor. Uçuğum geçti, hem de kısa sürede. Ama o süreç, bana hayatın küçük ve basit anlarında bile iyileşmek, umut etmek ve kendine güvenmek için fırsatlar sunduğunu hatırlattı.
Şimdi bir kez daha eminim: Doğal yollarla çözüm bulmak, bazen modern çözümlerden daha fazla huzur verebilir. Kayseri’nin soğuk, ama umut dolu sokaklarında, uçuğumun izleri gitmişti ama içimdeki iyileşme hala devam ediyordu. İşte, belki de bu hayatın en güzel yönü; her şeyin, ne olursa olsun geçeceğini bilmek…